- Makaleler
- Yenilikçilik ve Dönüşüm
- COVID-19
DeFacto ile Birlikte
Doğru finansman ve dijital bankacılık çözümleriyle DeFacto, KOVID-19 dönemini başarıyla yönetti.
Türkiye’nin önde gelen hazır giyim ve moda markalarından biri olan DeFacto’nun KOVID-19 salgınında ilk önceliği nakit akışını güvence altına almak ve maliyetleri yönetmek oldu.
50 ülkede faaliyetlerine devam eden, 500'den fazla mağazası olan DeFacto, KOVID-19 kısıtlamalarıyla başlayan zorlu dönemi atlatmak için hızla harekete geçti.
DeFacto CFO'su Önder Şenol, ‘’Öncelikle nakit akışımızı güvence altına almak için harekete geçtik, ardından maliyet yönetimine odaklandık.” diyor.
Şirket, KOVID-19 krizini başarılı bir şekilde yönetmek için beş farklı senaryo üzerinde çalıştı. Şenol, "Maliyet yönetimi konusunda çok hassasız. Ancak KOVID-19 sırasında bu konuya daha da özen gösterdik."
E- Ticaret Desteği
E-ticaretin önemini KOVID-19'un ortaya çıkmasından çok önce fark eden DeFacto, hali hazırda Click & Collect, Mağazadan Gönder ve Mağazada Öde gibi uygulamalar üzerinden 20 ülkede online satış yapıyordu.
Son üç yılda satışlarını ortalama %35 artıran şirket, yaklaşık iki ay boyunca Türkiye’deki mağazalarını kapatmak zorunda kaldığında bu strateji meyvelerini verdi ve satışların karantina boyunca devam etmesini sağladı.
Şenol, "Salgın sırasında e-ticaret bize çok yardımcı oldu. Online operasyonlarımızı bir gün bile durdurmadık. Performansımız KOVID-19’un ilk döneminde beklediğimiz seviyenin üzerinde gerçekleşti."
Toplumsal Dayanışmaya Destek
Pandemi sürecinin dayanışma ruhu içinde atlatabileceğine inanan DeFacto, bu yönde tüm imkanlarını seferber etti. Şirket, “Biz Bize Yeteriz Türkiyem” kampanyası kapsamında 2 milyon maske ihtiyacını karşıladı ve İstanbul genelindeki hastanelerde her gün 500'den fazla sağlık çalışanına giysi seti sağladı.
Kriz sırasında toplumsal dayanışmaya katkıda bulunan şirket, ayrıca yurtiçi ve yurtdışındaki operasyonlarını başarılı bir şekilde yönetmek ve tedarik zincirindeki olası sorunların önüne geçmek için tedarikçilerine yaklaşık 900 milyon TL’lik finansman kaynağı oluşturarak sektörün güvende olmasını sağladı.
Finansman Desteği Ve Dijital İşlem Bankacılığı
DeFacto, KOVID-19 salgınının küresel ekonomik sistemi ve finansal piyasaları olumsuz etkilediği bir dönemde, uluslararası düzeyde 53,2 milyon dolarlık sendikasyon finansman anlaşması yaparak, KOVID – 19 dönemini sağlıklı bir şekilde yönetebilmesine destek olacak işletme sermayesi finansmanı sağladı.
Şenol, "Kısa bir süre önce HSBC'nin tek koordinatör, düzenleyici ve Körfez Bölgesi’ndeki bazı bankalarla birlikte ayrıca katılımcı banka olduğu bir sendikasyon finansman anlaşması yaptık. Türkiye ve Orta Doğu'daki HSBC ekiplerinin desteği sayesinde, KOVID-19 sırasında küresel anlamda risk faktörlerinin arttığı bir dönemde anlaşmayı yapmayı başardık."
Sendikasyon finansman anlaşmasının başarılı bir şekilde sonuçlanması yabancı yatırımcının şirkete duyduğu güvenin bir kanıtı olurken, şirketin pandemi döneminde toplumsal dayanışmaya gösterdiği destek ve sürdürülebilir çevre bilinciyle, her yıl cirosunun yüzde 5’ini oluşturduğu su tasarrufu sağlayan, plastik atıklar ve geri dönüşümlü kumaştan üretilen özel koleksiyonuyla doğanın korunmasına yardımcı olması da uluslararası finans kuruluşları tarafından takdirle karşılandı.
HSBC Türkiye Genel Müdürü Selim Kervancı, "Türkiye’nin yatırım elçisi gibi hareket ederek, işlerini büyütmeyi ve Türkiye ekonomisi için sürdürülebilir değer yaratmayı hedefleyen müşterilerimizi desteklemek için farklı finansman araçları ve alternatif finansman kaynaklarına erişim sunuyoruz."
Bu dönemde, DeFacto'nun yurtiçi ve yurtdışındaki operasyonlarını başarılı bir şekilde yönetmesinin diğer bir yolu da dijital işlem bankacılığı sayesinde oldu. Şirketin HSBC’nin dijital bankacılık çözümlerini yaygın şekilde kullanması, tüm hesaplarını tek bir platformda izlemesine olanak tanıyarak verimlilik sağlarken, KOVID-19’dan önce de çok önemli olan dijital bankacılık, bu süreçte daha da önemli ve verimli bir hale geldi.
Pandemi, aynı zamanda DeFacto için önemli bir öğrenim niteliğindeydi. Beklenmedik engeller için önceden plan yapma ve bu acil durum planlarının yürürlükte olmasının gerekliliğini önemli bir şekilde vurguladı.
Şenol, "Bir şirketin öngörülemeyen zorluklara göğüs germe konusundaki dayanıklılığı ve hazırlıklı olması hiçbir zaman bu kadar önemli olmamıştı. Şirketler bu tarz durumlara kriz çıkmadan önce hazırlanmalı.” diyerek sözlerini bitiriyor.
Burada yer alan bilgi herhangi bir ürün veya hizmetin yurt içinde veya yurt dışında satın alınması veya satılmasına ilişkin bir öneri veya teşvik değildir. Herhangi bir üründe işlem yapmak istemeniz durumunda yerel Satış Yöneticinizle iletişime geçiniz.
Burada bahsedilen ürün veya hizmetlerin kullanımı sınır ötesi kısıtlamaya tabi olabilir. Burada yer verilen bilgi hiçbir şekilde bu kısıtların analiz edilmesi sonucunda bir öneri getirilmesine yönelik olmayıp, sadece bilgi amaçlıdır. Tüm işlemler HSBC Bank A.Ş.’nin tabi olduğu yerel düzenlemelere uyumlu ve iş uygulama standartlarına bağlı kalınarak gerçekleştirilmektedir. Bu dokümanda HSBC tarafından verilen bilgilerin hiçbiri, HSBC’nin Türkiye Cumhuriyeti’ndeki bankacılık hedefleri kapsamında yaptığı bir teklif anlamına gelmemekte, pazarlama faaliyeti ve satış dahil sınır ötesi bankacılık hizmeti sağlama amacıyla sunulmamaktadır.